
Yönetmen: Ethan Coen ve Joel Coen
Yıl: 2009 - ABD
Bazenleri hayat dibe vurur. Sürünürsün. Modanın yeni trendi pahalı ve şık elbiselerin içerisinde paramparça bir kalp taşımak zorunda kalırsın. Koca kahkahalarından sızan yalnızlık, korkusundan geri yuvasına girmek ister, boğazını düğümler, seni zorlar. Çaresizlik çıkmaz sokaklar gibi yanlış geldiğin yolları geri yürütür.
Bazenleri hayat daha da dibe vurur. Eşin seni havalı bir arkadaşına tercih eder, kızın estetik olmak, oğlun tuvalet diplerinde içeceği esrarı bulmak için cüzdanından para aşırır durur. İş hayatın sallantıya girer. Ekonomik deprem yaşarsın. Bir de baş belası akrabalarını yakandan atamazsın. Belirsizlik formülleri içerinde kaybolan bir fizik profösörü gibi kurtuluşu hahamlarında arayıp dursanda o dalgalarda geberir gidersin. Bir de bakarsın ki geberenler kervanındasın. Aaa! Ben yalnızlığımın şahsi olduğunu düşünmüştüm! Ne? Evrensel miymiş?
Oysa sizi bu perişanlıktan çıkaracak bir cümle vardır. Her sey gözünde büyüttüğün ve inanmak istedigin kadardır. Zaten bu kara komedi film başında seni uyarır. 'Başınıza gelen her şeyi sadelikle karşılayın' diyerek. Kahramanımızda aynen öyle yapar. Sessiz kalır. Ahlaki değerlerinden bile ödün verir. Ve herşey düzelmeye başlamıştır. Perişanlık biter. Yırtılan elbiseler dikilir. İnsanın içi rahatlar.
Ancak filmin kalitesi buradan çıkar ya. Büyük bir kasırga hemen baş ucumuza kadar gelmiştir. Ve röntgen sonuçlarında kötü bir haber seni beklemektedir. Biz hayatı düzene sokmak için plan yaparken birisi de sana başka hikayeler yaratıyor.
Sinema Seyircisi bu sıcacık renklerde çekilmiş buz gibi filmi siz sinema seyircilerine sunar ve iyi seyirler diler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder