Yönetmen: Gabriele Muccino

Annelerinin ölümüyle tek başına kalmış baba ve kızın güçlü duygusal bağını konu alan film. Baba kazadan sonra akli sorunlar yaşar. Uzun bir süre akıl hastalıkları hastasine yatmak zorunda kalır. Ancak bu durum baba ve kızın arasında oluşan kuvvetli bağı sarsmaz. Aralarında ki bağ koca bir çınarın kökleri kadar güçlü gibidir. Yaşadıkları sorunlar bir bahar misali yaprak dökümünden ibarettir. Baba işlerinin kötü gitmesinden dolayı ekonomik sorunların ortasına düşer. Psikolojik sorunları tekrar ortaya çıkar. Büyük krizler yaşar. Çocuğunun elinden alınmaya çalışılmasına karşı mücadele eder. Bir yandan da kızına olan sevgisinin ne kadar da derin ve kıymetli olduğunu gösterebilmek için güncelerce romanı üzerinde çalışır. Nitekim bir gün hayat son bulur. Baba edebiyat camiasında büyük ses getiren kızına ithafen yazdığı eserini sonlandırdığında yaşamdanda sonlanır. Küçük kız için büyük tramvalar başlar. Sevdiği herşeyi kaybetmenin yüküyle sevgi hissini yitirir. Kimseye bağlanmaz ya da bağlanamaz. Bedenine ve ruhuna eziyetlere girişir. Sorunları daha da büyür. Babasına olan özlemi her geçen gün kapatamayacağı yaralara döner. Ta ki babası gibi bir adam karşısına çıkana kadar.
Yönetmenin Umudunu Kaybetme filmini izlemeyen yoktur sanırım. Orada anlatılan baba ve oğul burada yerini baba ve kıza bırakır. Aslında hikayesinde çok büyük farklar yoktur. Yeşilçamdan alıştığımız bir hikayedir. Yine de izlenmeye değer olduğunu düşünüyorum. Özellikle Russel Crowe Amanda Seyfried Aaron Paol gibi oyuncuların
yanında küçük oyuncunun performansı görülmeye değer. Öneri olarak Nickelback in Never Gonna Be Alone şarkısının klibini izlemeniz tavsiyesiyle. Sinema Seyircisi iyi seyirler diler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder